24 Temmuz 2009 Cuma

Buhara

Bilvanis resmi olarak Buhara köyü olmuştur. Tüm islam alemine hayırlı olsun...

Hazır internette gezinirken Doğal Zayıflama sitesinde bilgiler alabilir, Hediyelik Eşya sitesinden çini hediyeler alabilir ve Çini ve Çinicilik sitesinden de çini hakkında bilgiler alabilirsiniz.

10 Şubat 2009 Salı

Almanya Sohbeti

İnsanın Ahlakı degiştigi zaman Taati degiştigi zaman oturması degiştigi zaman Allahın emrine girdigi zaman Allahın Hak ve Hukukunu muhafaza ettigi zaman ,Kullarında Hakkını Hukukunu Muhafaza ettigi zaman , Bir daha o hataya dönmemek kaydiyle kendinde bazı ahlaklar degiştigi zaman nedir ? Tevbenin kabul alametidir.
Tevbeden sonra Tarikatı Aliyenin üç tane ana temelivardır,İhlas ,Muhabbet, Teslimiyettir.

Tabi ihlas çok önemlidir bir mürid için bir salik için, yani amel yapan bir insan için.

Allaha giden yollar insanın enfası kadar var.insanda nekadar nefes gidip geliyorsa Allah'a giden o kadar yollar var.İnsan öyle bilecek ki benim hidayetim illa ve illaki tevbe ettigim zatın kişinin elindedir..Hatta dahada ileri giden Tasavvuf kitabları şöyle buyuruyorlar,benim için bütün yollar kapalı ancak bu yol açıktır.

Muhabbette şudur,Hz Resulullah (s.a.v) zaman zaman Ashabı kirama sorardı,Beni ne kadar seversiniz.Ya Rasulullah (s.a.v) seni malımızdan, canımızdan, ruhumuzdan,evladımızdan,

Her şeyimizden seni daha fazla severiz Ya Resulullah.Hattabir gün Hz Ömere (r.a) soruyor,

Ya Rasulallah seni malımdan, çocugumdan, makamımdan,herşeyden daha fazla seni seviyorum.Rasulullah (s.a.v) tebessüm etmiyor, yüzü gülmüyor,bir müddet sonra Ya Rasulallah seni canımdan daha fazla seviyorum.o zaman Rasulullah tebessüm ediyor.Tabi Mürşidinde Muhabbeti budur,ama bu mecazibir muhabbettir, Gerçek muhabbet Allahın muhabbetidir.Hakiki muhabbet Allah'ın muhabbetidir.ama bu mecazi muhabbet gerçekleşmeden hakiki muhabbete kavuşmak çok zordur.onun için çogu insanlar Tasavvufta amel ediyor terakki ediyorki o mecazi muhabbeti yakalasın ve gerçek muhabbete dünüştürsün.Allah'ın muhabbetine.

Teslimiyet te o durki,İnsan bir ölü gibi olması lazım.ölü nasılki gassalın elindeyse bir hareket edemiyorsa, bir mürid de mürşidin elinde öyle olması lazım.kesinlikle kalbine en ufak bir şey geldigi zaman, tam teslim olmadıgı zaman lezzet alması mümkün degildir,muhabbet alması mümkün degildir,onun için ölü gibi olması lazım,kendini tamamen kalbini teslim etmesilazım ki onun üstadıda kalbinden tasarruf etsin.

Adap öyleki,Seyda-i tagi (k.s.a) öyle buyuruyor,kendi şeyhinizde muhalif bir şeyler gördügünüz zaman kalbinizi oynatmayın,hayırla,hasenatla, güzelle ,Şeriatla tebdil edinki ızdırap görmeyin.

Hakikaten burada (Almanya) çok eksikliklerimiz var,çok şeriatsızlıgımızda var,bir Tasavvufa şeriatsızlık girdigi zaman her zaman yıkmaya yıkılmaya mahkumdur.Eger biz terakki etmek istiyorsak,gerçekten Allah'ın muhabbetine kavuşmak istiyorsak,gerçek teslimiyetin hasıl olmasını istiyorsak,Tam dört dörtlük Allahın emrine sımsıkı sarılmamız lazım,gerekir.çünkü insanlarımız Tasavvufun ne oldugunu bilmiyor,bilenlerde ancak kendi nefsini idare ediyor.diger insanlara söylemiyor.eger söylese belki nefsi kaldıramıyor ,onun için böyle geri kalıyoruz.

Tarikatı aliyenin muhabbeti geçicidir.Aşk Geçicidir,CezbeGeçicidir,kalıcı nedir ? Ameldir,

Vird tir,Taat tır, İbadet tir.yani insan cezbeyede düşebilir muhabbetide olabilir aşkıda olabilir

Ama bir şeriatsızlık yaptıgı zaman hepside gider.ama Ameli Salih oldugu zaman virdlere hiç ara vermeden, vird nedir ? Allahın zikridir.Allah (c.c) , müminin kalbini kendi zikri ile tadmin ediyor dolduruyor,başka hiçbir şeyle dolması mümkün degildir.virdler çok az, virdi olanlarda terk etmişler senelerce bir tarafa atmışlar.ikincisi,hergün bir cüz kuran okumaktır.kuran okumanın sevabı vardır, hergün Allah'la konuşuyorsun,onun emriyle berabersin.,ondan daha güzel bir şeymi vardır ?.üçüncüsü,hatmedir sadatı kiram kesinlikle hatmeye ara vermek istememişler, hatta gavs (k.s.a) öyle buyuruyordu,gavsı hizanın zamanında bir kadın bir köyde idi hiçbir sofi yoktu yanında, bir rivayete göre onaltı sene tek başına büyük hatme yapmış.bir rivayete görede tek başına kırk sene ölünceye kadar büyük hatme yapmış.işte öyle olmak lazım.

Rabıta da irtibattır,mürid ile mürşidin arasındaki irtibattır, ilahi feyz dir, bereket tir,onuda kesmemek lazım.bizim hayatımıza baktıgımız zaman bunlar çok eksik.bir kuru gürültü peşindeyiz.yani öyle müşahede ediyorum.senelerce gelip gidiyorum bunlar hep içimde nüktedir.hep içimde yara kalmış bunlar,hiç içim rahat degildir,hiçte rahat olmadı şimdiye kadar,tam dört dört lük bir yaşantı tasavvufa göre görmüyorum.

Yani, adap nedir,edep nedir, Ahlak nedir,taat nedir, ibadet nedir ?.

mademki biz bu kadar masraf ediyoruz, kimi bin km kimi beşyüz km kimi üçyüz km okadar yol kat ediyor, hiç olmazsa kendimize çeki düzen versek,hiç olmazsa o feyz den geri kalmamak için ,o muhabbetten kalmamak için,bunlar olmadıgı zaman ne oluyor nefis devreye giriyor.nefis devreye girdigi zaman bir birimize düşman gibi bakıyoruz.bir birimize nasihat ettigimiz zaman nefsine dokunuyor.bir birimizin bir hatasını söyledigimiz zaman hayatı kararıyor küsüyor sırtını dönüyor,sebeb ne ? nefis islah olmamıştır.nefis terbiye görmemiştir.hep nefsi güzel şeyler görmüş göstermiş ama hiçbir zaman ona hatasını göstermemiş.işte bu nefsin pençesinden kurtulmak için…İnsanda on tane aza var beşi alemi emirdendir beş taneside alemi halk (madde) tandır , bunlar muhakkak islah olması lazım.

Bunlar islah olmadıgı zaman nefsin pençesine giriyorlar esir gibi, nefis bunları kendi emrinde çalıştırıyor kendi hızmetine çalıştıryor.onun için kesinlikle Rabıtanızdır, Hatmenizdir,Kuran'ı Kerimdir,günde muhakkak bir cüz kuranı kerim okusun.bu İslamın terbiyesidir bide Tasavvufunda adabıdır.delalü hayrat ta okumak isteyenler izin alsın.delalü hayratınızıda okuyun.hepsi Resulullaha(s.a.v) salavattır.

İkinci büyük bir mesele burada (Almanya) gördüm,kadın erkek ilişkisidir.bu beni çok senelerce ızdırap içinde bıraktı benim için büyük bir yaradır.benim gece gündüz rüyama gelen bir meseledir.kadında erkekte kendini muhafaza etmiyor,erkekte kendini kadından muhafaza etmiyor.isterse şeyhi olsun isterse gavsı olsun isterse kutup olsun kim olursa olsun bir kadın bir erkekle yalnız kaldıgı zaman halvettir.üçüncüsü şeytan aleyhinnalettir.kimse kendine güvenmesin.kimse kendini ben hocayım ben şeyhim ben mürşidim demesin şeytan aleyhinnalet devreye girer.yapmadıgı şeyleri yapar olur.onun için kesinlikle kesinlikle kızlarınız olsun hanımlarınız olsun Allahın emri olan farz hacca yalnız gidemez,imamı azamın mezhebinde yanında mahremi olmayan bir kadının farz olan haccı eda etmesi mümkün degildir hiçbiri fetva vermemiştir ancak imamı şafi üç dört tane kadın olursa o zaman halvet olmaz yolculukta gidebilir.gene Hanefi mezhebinde yanında mahremi olmayan bir kadın camiyede gidemez.gidip orda namaz kılamaz.

Ben görüyorum bunu kadın tek başına gidiyor tek başına geliyor. erkeklerin içinde oturuyor tamam yüz tane kadın olsun içlerinde birtane erkek olsun gene bişey olmaz ama yüz tane erkek olsun içlerinde bir tane kadın olsun haramdır,halvet sayılır.bu cemaatte yüz tane erkek olsun bu cemaatin içine bir tane kadın gelse haramdır halvet sayılır.kadın sırrı tutamaz illa patlak verir ama erkek sözüne sadıktır agzı sıkıdır o haramı içine atabilir senelerce içine gömebilir.

Kadın olsun erkek olsun bu Allahın emridir bu çok önemlidir bunu muhakkaki kızlarımız olsun bacılarımız olsun ninelerimiz olsun analarımız olsun yani namahrem bir insan evimize geldigi zaman karşı karşıya oturmayalım haramdır hem yemesiyle içmesiyle oturmasıyla bazı insanlar daha yenidir (buyolda). çok zordur ama yavaş yavaş gönlünü kırmadan İslamiyetten sogutmadan islamiyete düşman etmeden izah ederek bunu söylemek lazım.

Bu günki gördügümüz bütün boşanmalar,ayrılmalar,fitneler hepyüzde doksanı kadın yüzündendir.kadın kendini muhafaza etmiyor .insanlarımız da kendisini kadınlardan muhafaza etmiyor.onun için hakikaten büyük bir eksikliktir.ben bunu çok gördüm niye yapıyorsun ? ya benim oglumdur.oglun degilki.olurmu senin oglun olamaz . Allah bunu senin üzerine haram kılmış .sen yaşlıda olsan nine de olsan senin oglun olamaz.

Genç kızlarımız ihtiyar insanın yanına oturuyorlar, kızım niye oturuyorsun onunla? benim dedemin yaşında.olmaz senin deden olmaz ne olursa olsun.oda nefis taşıyor.Allah Haram kılmıştır.görüyorsun bir Hoca geliyor ontanede kadın peşinde geliyor .niye yapıyorsun kızım bunu ? benim hocamdır.ama Allah haram etmiş.madem ki o hoca sana haramı helalı ögretmemişse o zaman sana, şeytan ilmi sana ögretmiştir. tamamen sana İslamiyetin dışında birşeriat sana ögretmiştir. İslamın dışında bir akıl sana vermiştir.o hoca olmaz omünafık olur.hoca olmazsa şeytan olur.bir kadın bir erkek (yalnız) oldugu zaman üçüncüsü şeytan aleyhinnalettir.bunun başka izahı yoktur arkadaşlar,izahı yoktur.bunu senelerce defalarca söylüyorum ama hiç miskale zerre tesir etmemişşimdiye kadar.görmedim yani tesir ettiginide görmedim.çünki bütün hayatbunlarla iç içe oldugu için.butün hayatı onlarla beraber geçtigi için bunu ayıramıyorlar şeytan aleyhinnalet bırakmıyor,şeytan devreye giriyor,neler nelerfetva veriyor kızada veriyor erkegede veriyor hocayada veriyor şeyhede veriyor.

Görüyoruz, büyük insanların tasavvufu gitmişse bu yüzdendir şeriatsızlıktan dolayıdır.evlerinide yıkmışlar onların peşinden giden insanlarında evlerini yıkmışlar.kendilerini harap etmişler insanları da tahribata ugratmışlar.insan gördügü zaman yüzde doksan dokuz taşın altında bu çıkıyor.onun için elimizden geldigi kadar buradaki olanlar bu işi ailelerimize söylemek lazım bu dert leri bu Allahın emrini söylemek lazım.

Burada olmayanlarada anlatmak lazım. E canım ne olur benim şeyhimdir ? senin şeyhin ama Allah haram kılmış.Allahın Resulu bile kadınla tekbaşına kalmamış, ya bir anamızı çagırmış ya perdenin arkasından bütün dinini ögrenmiştir.getirmiş Hz Rasulullah karşısına oturtturmamış ki.mademki seninPeygamberin yapmamış,senin Dinin de böyle şey yok ,senin kitabın Kuranda böyleşey yok,sen bunu nerden çıkartıyorsun ? bunu nerde buluyorsun ? bizedesöyle eger öyle bişey varsa elinizde.olmaz bunlar.bubüyük bir tahribat tır.bir yıkıntıdır.bu oldugu zaman Adap Edep üçüncü sıraya degil yüzüncü sıraya giriyor.O zaman ne Tasavvuf adabı öne geliyor.ne Tarikatgiriyor, ne şeriat giriyor,ne Rasulullahın sünneti giriyor.hepsi(insanlar) birkuru kalabalıktan ibarettir.

Ben sizin malınız için buraya gelmemişim.sizin paranız içinde buraya gelmemişim.sizin makamınız içinde buraya gelmemişim.sizin mevkiniz içinde buraya gelmemişim.bütün dünyayı bana verseniz şu kadar zerreçik gözümde kıymetli degildir.ama siz dört dörtlük Allahın emrine girdiginiz zaman,beni dünyanın en mutlu insanı yaparsınız.ben sizden bunu istiyorum.malda sizin olsun mülkte sizin olsun makamda sizin olsun kalabalıkta sizin olsun

Bin kişi bir kişiye bedel degil ama bir kişi bin kişiye bedeldir.ben işte o bir tanesini istiyorum sizden.o bir tane olmak lazım.bir tane olsun bin tanesine bedel olsun.dört dörtlük Allahın emri ile yaşayın.Rasulullahın sünneti ile yaşayın.Tasavvufun tam manası ile adabı edebi ile yaşayın.ben onu sizden istiyorum.ne kameranızı istiyorum,ne görüntü çekmenizi istiyorum,ne Limuzine nizi istiyorum,ne makamınızı istiyorum.ne mevkinizi istiyorum.nede bahçenizi istiyorum.nede apartmanınızı istiyorum.bütün dünyayı bana verseniz ben burada(Almanya) şeriatı görmedikten sonra yaralı olarak evime dönecegim.ben yaralı olarak gidecegim.huzursuz olarak dönecegim.gözüm hep arkamda kalacak.ben çok şeriatsızlık görüyorum burda senelerce gördüm bunu bugün degil.senelerce defalarcada söyledim.

öyle söyledimki beni dergahtan bile kovdular sen nasıl bize şeriat ögretirsin dünki çocuksun gelip bize şeriatmı anlatıyorsun ?. çocuk işi degildir,kim olursa olsun Allahın emri büyüge, yaşa,yaşlıya,bakmaz.onun için , yüzbin kişide olsanız miskale zerre gözüme gelmezsiniz.

Artislerde i…tatlıseste ikiyüz kişi yüzbin kişi konserine çagırıyor topluyor.efadersiniz fahişe birkadında bir kalabalık toplaya biliyor yüz kişi otuzbin kişi yüzbin kişi çagırıyor topluyor.ne yapıyorlar onlara ne veriyorlar onlara ? bir zevkmi veriyor bir sefamı veriyor ? bir taatmı veriyor ?bir ibadetmi veriyor ?Allahay önelmeyimi tavsiye ediyor ? hayır,demek kalabalıgı herkes toplaya bilir.önemliolan kalabalık degildir önemli olan insanların hidayetine vesile olmaktırönemli olan Allaha kavuşmasıdır.ben onu istiyorum sizden başka bir şeyistemiyorum.

ben sizden yemekte istemiyorum,kuru ekmek olsun yüzbinçeşitten benim için daha efdaldir.dahada üstündür.eger burda şeriatsızlıkoldugu zaman benim her yedigim lokma zehirdir.bir zehirdir.öyle bilin.yani gönül rahatlıyla ben o lokmayı yutmuyorum.bogazımda kalıyor.mecburum söylemeye.ölünceye kadarda mecburuz söylemeye.ama tutarsınız ama tutmazsınız.bir tutmazsınız iki tutmazsınız bizde bir gün sırtımızı çevirip evimizde oturacagız.

Ama sizde bir şevk oldugu zaman bir hakikat oldugu zaman kendinize bir düzen verdiginiz zaman. çogunu görüyorum vird yok rabıta yok taatyok ibadet yok, kara kara gürültü aoo aoooo neeee ?neye geliyorsunuz ?eger yaşamadıktan sonra vird çekmediktensonra hatme yapmadıktan sonra rabıtanızı yapmadıktan sonra namazınızı dörtdörtlük kılmadıktan sonra zekatını vermedikten sonra haramdan kendinizimuhafaza etmedikten sonra gelsenizde ne olacak.gelip kendinizi kandırıyorsunuzbizide kandırıyorsunuz kendinizide kandırıyorsunuz

Ama Allah kandırılmaz haşa hiçbir zaman. Kendi kendimizikandırıyoruz.başka hiç bişey degil.başka hiç bişey degildir.onun için hiçbişeyde gözüm yok.benim tek istedigim,Allahın emridir Rasulullahın sünnetidirTarikatın adabı edebidir.

Şahı naksibend (k.s.a) hanımına söylüyor ,kızımız ne zamanbulug çagına ererse sen bana haber ver,bir gün akşam yatsı namazından sonrageliyor anamız,şahı nakşibendiye (k.s.a) diyorki bizim kızımız bugün bulugçagına erdi.kalkıyor şeyh alaaddini attarın yolunu tutuyor,

Gidiyor biraz uzak 5-6-7 km uzaklıkta hücresine giriyor,tabikarşısında şahı nakşbendiyi (k.s.a) görünce çok şaşırıyor.diyor alaaddin birşey için sana geldim bir teklif için geldim

Allahın emridir bu Allahın emrini sana teblig etmek içingeldim.Allahın emri nedir? kızın bulug çagına geldigi zaman bekletmeyin.herzaman fuhşa gider her zaman nazara gider her zaman kötüye gider.benim kızımbulug çagına ermiş uygun gördüm seni kızımla nikah etmek için geldim.tabi şaşırıyor,görüyorsun benim halimi bir hasırımvar bir kırık tesdim var birde bir çift takunyam var başka hiç bişeyim yok.benşahımın kızını nasıl razı ederim.öyle diyor ben senin ne malına ne mülküne nesarayına ne bişeyine ,Allahın emrini tatbik etmeye geldim.

Her şeye razıyız biz.işte öyle olmak lazım.

Sizin bir kırık testiniz bir tane hasırınız yüz tanekaryoladan yüz tane sıcak sudan yüz tane daha lüküs olan makamdan benim içindaha efdaldir,yeterki Allahın emrinde olsun.yok bu sefer muhabbet olmuyormuhabbet olmazsa aşk olmuyor aşk olmadıgı zamanda biz kupkurukalıyoruz.su isteyen bir agacı sulamadıgın zaman agustos eylülde sıcak beyninevurdugu zaman boynu bükük yaprakları aşagıya dogruuu kurumaya mahkum yüzü tutupgidiyor.insanda öyledir ,Allahın taat ve ibadetinden mahrum kaldıgı zaman ,okuru agaç gibi olur.yaprakları dökülür.ve kurumaya mahkum olur.o agaca suverdigin zaman bakıyorsunki yaprakları açılıyor renkleri geliyor dik hale geliyor dalları.insanda öyledirkalbini zikrullahla besledigi zaman taatla besledigi zaman insanın yüzünüahlakını fikrini tabiatını hepsi degişir.e bizde degişme yok neden? çünki yaşamıyoruz .

bizim vekillerimiz söylemiyor bizim hocalar size söylemiyorbunları çünki nefslerine gelmiyor .senelerce vekiller sofileri kendilerinehizmet ettirmek için haramda işletmişler,gıybette yaptırmışlar,bütünşeriatsızlıgı yaptırmışlar,sırf kendilerine hizmet ettirmek için sofileri.kendietrafında toplamak için.senelerce bunu yaptılar sömürdüler insanları.ama öyleolmaması lazım.kesinlikle, yanlıştır bunlar.(tel)..açın sorun Alimleresorun,büyük insanlara sorun ,kendinizi tahrif etmeyin .kalbiniz mutmainolmadımı bir hocadan bir hocaya daha sorun.oda olmadı bir tane daha sorun üçdört tane bir oldugu zaman demekki bir dogruluk payı vardır.ama hiç sormadanbir cahil vekilin veya bir cahil hocanın ismi hocadır hiçbir şey bilmiyor,onasorar sanız cahildir günde yüzbindefa fetva verir

Çünki umrunda bile degilki.mesuliyet anlamazki.Allah ccöyle buyuruyor kuranı kerimde, gerçekbenden korkan kimlerdir? Alimlerdir.

Bir avukatın eline bir silah verdigin zaman al git arkadaşını öldür dedigin zaman öldürürmü?

Saatlerce düşünür ceza önüne gelir ,maddeler gözünegelir,hapishane gözüne gelir çok şeyler geliyor tetik çekmeye cesaretetmiyor.ama (silahı) bir cahilin eline verdigin zaman görüyoruz yüzlerce insanıhavaya uçuruyor.çünki cahildir Allahın emrini bilmiyor azap bilmiyor,kıyametgünü başına ne gelecegini bilmiyor.onun için gerçek bir Alime sordugumuz zamano yanlış fetva verdigi zaman siz mesuldegilsiniz size o fetvayı veren insanlar mesul olacak.onun için o kendinimesuliyete atmamak için elinden geldigi kadar gerçek Allahın emri Rasulullahın sünneti ne ise ona göre fetvaverir.onun için hakikaten bu adapları edepleri düzeltmek lazım.

Gavs (k.s.a) öyle buyuruyor,bazen iki ay bazen üç ay bazenaltı ay hıznada kalıyordu.

Vallahi vallahi diyor hiçbir gün hatırlamıyorumki hıznaköyünün içine tükrügümü attıgımı.çünki benim mürşidimin köyüdür.adapsızlık olurdiye tükürümü yere attıgımı hatırlamıyorum.biz ne olacek ?adabımız ne alocak.?hayrımız ne olacak?

Bir gün öyle buyuruyor mübarek, bir gün hıznaya gittim yoldayagmur yagıyor biz üç kişiydik

Sabaha karşı vardık cami dolu ayakkabılıyın orda bir tanehasır parçası var ,hasır parçasının üzerine yattım bir katınıda üzerime attımbütün elbiselerim ıslak ondakka gözüm uykuya girmeden bir kafile daha geldibaktım bir sofi elini hasıra attı yavaş yavaş yavaş yavaş kendimi gevşettimkidedim ben on Dakka ondan önce geldim bu onun hakkıdır,hasırı yavaş yavaş onaverdim yerde yattım diyor.işte adap onlardır.birisi gelse öyle yapsa iki taneyumruk sallarsınız.çünki adap ögrenmemişsiniz.edep ögrenmemişsinizki zevkalmamışsınız.ancak insan zevk aldıktan sonra tasavvufta terakki eder.zevkalmadıktan sonra yapamazki bunu.

İşte o zevki tatmak lazım.o zevkide Allahın emrine uymaylaRasulullahın sünnetine uymayla alır,madem tasavvufa adapla edeple.

Adabımız edebimiz eksik oldugu zaman kesinlikle muhabbetimizolmaz.kesinlikle irşad olamaz.kesinlikle muhabet olmaz, kesinlikle cezbegelmez.kesinlikle nisbet gelmez.bunu bilin yani.kimseden şikayetci olmayalım kendinefsimizden şikayetci olalım.bu işin sebebi biziz başka kimsedegildir.kendimizi ne zaman.

Dogrultugumuz zaman hak yolu buldugumuz zaman göreceksiniznasıl aşk ile yanacaksınız.nasıl yerlere yatacaksınız camurlara yatacaksınız

Kendi gözümle gördüm kışın ortasında birisin başınınortasından duman kalkıyordu,Gavs (k.s.a) dediki şu havuzdaki buzu kırın onuiçine koyun ,havuz kaynamaya başladı duman çıkıyordu havuzdan onunhararetinden.eger vallahi diyor beni gavs havuza atmasaydı kül olupgidecektim.muhabbet bu aşk bu nerde bizde.daha onun yüzbin km yanından bilegeçmiyoruz.

Mürşid ne oldugunu biz bilmiyoruz.şeyh ne oldugunukesinlikle biz bilmiyoruz.hep kurugürültü.vekil bir şey dedigi zaman vekilin emri yüz kere daha şeyhin mürşidinemrinin üstündedir.ben hep gördüm bunu almanyada başka yerlerde.bu yanlıştır.buoldugu zaman hayatınızda terakki edemezsiniz.istediginiz yere gelemezsiniz.herşeyinbir kuralı var adabı var,

Bir edebi var.insan görüyorki Allahın dostları bu yolunyolcuları terakki ettigi zaman irşad sahibioldugu zaman gerçek irşada sadıkkaldıgı zaman illa ve illa bu adabı edebi yerine getirmişler.

Biz gördük Gavs (k.s.a) döneminde,yüzlerce şeyhler vardıetrafında ama gavsın irşadı başka idi.bütün etrafında mürşidler doluydu hepsidebüyük Alimlerdi haşa şeriatsızlık yapmıyorlardı,ama nedir? Adap yoktu adapolmadıgı için terakki etmiyorlardı .öyle olduki etraftaki bütün şeyhlerinmüridleri gavsa teslim oldular.ve öyle oldularki her gittikleri yerde bu şeyhabdulhakimin müridi diye millet parmakla gösterdi.gösteriyordu.adabıylaedebiyle tatıyla ahlakıyla ibadetiyle herşeysiyle.hatta gavs (k.s.a)diyorki,bir gün şahının yanına giderken,midyat bir mahallesi Hıristiyan digermahallesi Müslüman ,biz caddeden geçiyorduk mecbur yürüyerek gidiyorlardısuriyeye diyor,hırıstiyan kadın müslman kadına dediki,işte bunlar şahı hıznanınmüridleridir.öbür kadın ona sormuş nasıl biliyorsun?nasıl bilmiyeyim şahıhıznanın sofileri geldigi zaman başını egiyorlar ne sagına ne solunabakmıyorlarki.ama başkaları bizim evimizin penceresine kadar bizim şekil veşimamıza baka baka nerdeyse düşecekler.baka baka kayboluncaya kadar.şahıhıznanın sofileri kör degilki ne sagına bakar ne soluna.nazar ber kadem daimainsanın gözü nazarı ayaklarına bakacek.işte öyle olmak lazım.

Öyle olmadıgı müddetce hiçbir zaman ne fitne biter ,muhabbet tohumuda hiçbir zaman yükselmez.

Allah bizi muhafaza etsin Allah bizi gaflet uykusundan uyandırsın inşeALLAH en yakın zamanda inşeALLAH.

Biz söyleyecegiz bagıracagız çagıracagız ama tuttunuz ama tutmadınız o sizin bileceginiz iş.

12 Ağustos 2008 Salı

Sah-i Bilvanis hz Espiye Sohbeti


Tabi muhakkak ki herşey niyetten ibarettir. Levra (çünkü) bütün kitaplarda, hadislerde, ameller niyetlere göredir. Hazreti Resulallah (s.a.v.) öyle buyuruyor. Levra demek ki muhakkak ki gayemiz Allah (c.c.) olması lazım, hedefimiz Allah (c.c.) olması lazım, maksud Allah (c.c.) olması lazım. Eğer gayemiz Allah (c.c.) olduğu zaman çok şeyler değişir, kalbimiz’de ruhumuz’da dünyamız’da herşey’de gaye Allah (c.c.) olduğu zaman değisir, onun için insan dâimâ evinden çıktığı zaman niyetini Allah (c.c.) rızası için yapması lazım. Velev ne kadar dünya işi dahi olsa, ahiret işi olsa illaki insan niyeti getirdiği zaman dünya işinide yaptiği zaman o onun için bir ibadettir. Muhakkak ki günahlar hariçtir, yani günaha gittiği zaman niyeti Allah (c.c.) rızası olması mümkün değildir, onun için muhakkak ki halis niyetimiz olduğu zaman her işimizde fayda göreceğiz inşa’Allah.

Onun için inşa’Allah dâimâ her yaptığımiz işi niyetimiz Allah (c.c.) olduğu zaman, yâ Rabbi bizi muhafaza et, yâ Rabbi bunu senin rızan için yapıyorum, bizi haramdan koru, yâ Rabbi bütün işlerim ne kadar dünya olsun ve ahiret olsun senin içindir yâ Rabbi. Hakikaten insan bu niyeti yaptığı zaman insanın bütün umuru Allah (c.c.) rızası için olmuş olur onun içinde bir ibadettir.

Allah (c.c.) dostlarıda hazreti Resulallah’da (s.a.v.) bu niyetin üzerinde çok durmuşlar, Gavs (k.s.) şöyle buyuruyor: {Ben Şah-ı Hazne’nin (k.s.) yanında iken bir gün Şah-ı Hazne (k.s.) sohbet etti, şöyle buyurdu, dediki: “Vallahi ben buluğ çağına erdiğim’den bu yaşıma kadar ne kadar dünya olsun ve ahiret olsun evvelen niyetimi Allah (c.c.) rızası için getirmeden o işe başlamamışım.”}

Hakikaten büyük bir olay bu, insan acaba hiç birgünmü gafil olmaz? İnsan hiçmi o niyeti unutmaz? Demek ki ne kadar bir gayret büyük bir titizlikle büyük bir hassasiyetle ki buluğ çağından tâ 63 yaşına kadar niyetini Allah (c.c.) rızası için yapmış sonrada o işi yapmış.
Hakikaten bu niyet çok önemlidir, bu niyet müslümanlar içinde çok önemlidir, dâimâ bu niyetin üzerinde durursak inşa’Allah çok herşeylerimizde dünya olsun, ahiret olsun işlerimizde muvaffak oluruz inşa’Allah.
Onun için muhakkak ki niyetimiz Allah (c.c.) olduktan sonra yaptığımız ibadetten lezzet alırız, zevk alırız, sefa alırız, bize lezzet verir, tat verir.

Eğer dünya için ise gösteriş için ise Allah (c.c.) rızası için değilse bizim için birer işkence olur, insan’a sıkıntı verir, insan zevk, tat almaz, insan bir işkencede zanneder kendini.
Onun için insan kalben, bedenen ve ruhen ferahlamak için niyetini Allah (c.c.) rızası için yapması lazım.
Hakikaten insan bakıyorki bu Allah’ın (c.c.) dostları bunun üzerinde çok hassasiyetle durmuşlar.
İnsan Sultan (k.s.) hazretlerinin hayatına baktığı zaman bütün halleriyle hareketleriyle hiç bir gün Allah’ın (c.c.) rızasının dışına çıkmamıştır. Allah (c.c.)’da onunla her tarafa her yere büyük hizmetler nasip etti.
Onun için mademki bizde bu yolun yolcusu isek, bizde hazreti Resulullah’ın (s.a.v.) ümmeti isek, bu Sâdât-ı Kirâm’ın sofisi isek, bizde muhakkak ki onların yolunu takip etmemiz lazım. Resulullahın (s.a.v.) cizgisinin dışına çıkmamak lazım. Hazreti Resulullah’ın (s.a.v.) sünnetinin dışına çıkmamak lazım.
Tasavvufunda adabının ve edebinin dışına çıkmamak lazım ki hiç olmasa yaptığımız şeylerden lezzet alalım, tat alalım, keyf alalım, zevk alalım, muhabbet alalım. Yoksa eğer çıktıgımız zaman, hakikaten lezzet almamız mümkün değildir. Hakikaten biz yola çıktıgımız zaman sırf niyetimiz Allah (c.c.) rızası için insanların hidayeti için olması lazım.

Bir an önce kalkmamız lazım bu gaflet uykusundan, bir an önce kendimize gelmemiz lazım. Bir an önce kendimize çeki düzen vermemiz lazım, bir tek vücud haline gelmemiz lazım, devletimize milletimize dinimize toprağımıza sahip çıkmamız lazım, ayrılık yapmamak lazım, tefrikat yapmamak lazım, müslüman müslümanın aleyhinde konuşmaması lazım, gıybet etmemek lazım, hakaret etmemek lazım, bunlar müslümanlara yakışmaz, bunlar müslümanlara hiçte hiçte yakışmıyor, hiçte hoş güzel bir manzara değildir. Müminler için, muslümanlar için. Muhakkak ki gayret’e gelmek lazım. İnsan kabildir olmuyacak şeyler değil bunlar, hele hele müminler çok daha kabildir, zekidir akıllıdır. Yeterki o zekasını, o kabiliyetini Allah (c.c.) yolunda calıştırsın. Yani muhakkak ki elde edilir, muhakkak ki Allah’da (c.c.) yardım eder, yani kimsenin ümitsiz olmaması lazım. Hakikaten tam öyle bir zaman ki, müminlerin birleşmesi lazım, tefrikat yapmaması lazım, guruplaşmamak lazım, hizipleşmemek lazım, yazık dinde gidecek memlekette gidecek, herşeyde gidecek. Eğer biz hakikaten dinimizi, dünyamızı, devletimizi, vatanımızı, milletimizi ve çocuklarımızı düşünmesek hakikaten çok tehlikelerle karşı karşıyayız.
Onun için muhakkak ki gayret etmemiz lazım, tefrikat yapmamak lazım. Levra (çünkü) insan bakıyorki bu münafıklar müslümanları bölmüşler, kimisini tarikatçı yapmışlar, kimisini nurcu yapmışlar, kimisini süleymancı yapmışlar, kimisini bilmem ne yapmışlar, kimisini A yapmışlar kimisini B yapmışlar. İnsanları birer gurup haline getirmişler, her bir gurubun arasına bir nifak sokmuşlar, yazık değilmi acaba? Neticede hepimiz Allah’a (c.c.) inanıyoruz, hepimizin kitabı Kur’ân-ı Kerîm’dir, hepimizin peygamberi hazreti Resulullah’tır (s.a.v). Elbette Allah’a (c.c.) giden yollar insanların enfası (nefesi) kadardır, herkes muhakkak bir hidayet yolu ile Allah’a (c.c.) kavuşacak, illaki herkes benim fikrim, benim tarikatım, benim yolum diye bir kaide yoktur. Onun için ortadan tefrikati kaldırmak lazım, birleşmek lazım, müslümanlar tek vücud halinde olması lazım.
Kim hangi yolda olursa olsun, yeterki Allah’a (c.c.) secde etsin, yeterki Allah’a (c.c.) ibadet ettiksin. "Bütün müminler kardeştir." Allah (c.c.) buyuruyor, bir tefrikat yoktur, ayrımcılık yoktur, neden mümin bu kadar ayrımcılık yapıyor acaba? İnsan niye düşünmüyor? Demek ki münafıklar bunları aramıza sokuyor müslümanlar bir araya gelmesin. Geldiği zaman çok güçlü olacak, madden, manen, bedenen ve kalben güçlenecek diye ellerinden gelen bütün gayreti sarf ediyorlar, yeterki müslümanlar param parça olsun guruplaşsın bölünsün.

Vatanımızın yüzde doksan dokuzu müslümandır, hepsiylede konuştuğun zaman ben kafirim demiyor. Herkesde diyor elhamdülillah ben müslümanım. Kelime-i şehadet getiriyor. Onun için neden biz bu kadar bölünmüşüz? Neden bu kadar ayrımcılık olmuş? Öyle bir hale gelmişki, bir mümin bir mümini gördüğü zaman bu benim yolumda olmadığı icin buna selam verilmez diyor. Ne kadar garip’tir. Ne kadar acı bir durum dur. Hakikaten insanın ağlayası geliyor. Hakikaten insan utancından başını Allah’ın (c.c.) huzurunda kaldıramıyor, Resulullah’ın (s.a.v.) utancından insan başını kaldıramıyor. Bu kadar mümine bu kadar Allah’ın (c.c.) kuluna insan zulüm yaparmı acaba? Kendi nefsimizede zulüm yapıyoruz, kardeşlerimizede zulüm yapıyoruz. Yakînen biliyorum ki insan aynı caminin cemaatidir, aynı safta namaz kılıyor onun tarikatı veya onun gurubu ayrıdır diye selam vermiyor. Ne kadar gariptir. Halbuki Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Bir mümin bir müminle 3 günden fazla konuşmadığı zaman benim şefaatim onun üzerine vacip değildir,"
Ne kadar gariplikler içerisinde yaşıyoruz. İşte bunlar hakikaten cehalettir, cehaletin ötesindede hiç birşey değildir.Maksat Allah (c.c.) olsun, nerde olursa olsun, hangi yerde olursa olsun. Önemlimidir! Yeterki Allah’a (c.c.) secde etsin, yeterki şehadet getirsin. Hepsi abilerimizdir, büyüklerimizdir, kucak açacağız.Neden camiye gidiyoruz, neden cumaya gidiyoruz, neden bayram günleri olmuştur, neden düğün günleri olmuştur, neden sünnet günleri olmuştur? İşte müslümanların sosyal dialoğu içindir. Müminlerin bir birini tanıması içindir, bir birleriyle kaynaşması içindir, bir birleriyle bir araya gelmesi içindir, madden ve manen bir birlerine kaynaşması içindir. Rasulullah’ın (s.a.v.) sünnetleridir bunlar. Ama biz bu sünnetten nefretle kinle dolu olarak bir birimizden ayrılıyoruz. Bu müminin evsafı değildir, bu mümine yakışmaz, bu muslümanlara yakışmaz, bunu kaldırmamız lazım, ruhen, bedenen, fikren bunu kaldırmamız lazım. Bu kinlerin olmaması lazım. Bu böyle yakışmaz, hele Resullah’ın (s.a.v.) ümmetine hiç yakışmaz, hele hele tasavvufta olan insanlara hiç yakışmaz.Tasavvufun amacı ne? Nefs-ü şeytânı öldürmek içindir. Bu kadar zikir çekiyoruz, bu kadar ibadeti yapıyoruz ki nefs’e teslim olmamak içindir, nefsi yenmek içindir, kalkıpta nefsin peşinden gidersek nefsin sözünü dinlersek, o zaman demekki tasavvuftanda bir şey anlamamışız. Kendi yolumuzdanda bir şey anlamamışız. O zaman nefsimiz dahada kabarmış dahada nefsimizin pençesine girmişiz, nefsimizin esiri olmuşuz. Onun için bu nefisten kurtulmak lazım, bir tarafa atmak lazım. Nefs şeytan hele mümine hiç yakışmaz, hele hele Rasullah’ın (s.a.v.) ümmetine hiç yakışmaz, hele hele tasavvuf ehline hiç yakışmaz. Olurmu öyle şeyler, yaptığımız ibadetler o zikirler boşamı gidiyor? Demek ki gafletle zikir çekiyoruz, gafletle yapıyoruz. Huşu içinde yapmıyoruz, uyanıklıkla yapmıyoruz. Demek ki kalbimiz başka yerde, parmağımız başka yerde. Olmaz öyle, kalp, ruh, beden bir olması lazım, huşu içinde olması lazım, Allah’ın (c.c.) huzurunda olması lazım. Bunun için kendi nefsimizi çok kötü görmemiz lazım. İnsan kendi nefsini azılı olan kafirin nefsinden daha kötü görmesi lazım ki insan maksadına varsın, insan yükselsin, istediği yere gelsin. Yok biz dahada yukarlara çıkartıyoruz, göklere çıkartıyoruz olmaz. O zaman biz hakikaten dahada perişan olmuş oluruz. İtaatlerimiz nerde, muhabbetlerimiz nerde, aşkımız nerde, feyzimiz nerde, bereketimiz nerde, cezbemiz nerde, nerde hani? Demek hep nefsânî arzuların peşinden gitmişiz, onun yüzünden bitmişiz.


Onun için mutlaka bunlardan vaz geçmek lazım, gayret etmek lazım, örnek olmak lazım. Çünkü müslüman örnek olduğu zaman, müslüman çok hassastır beyaz bir perde gibidir, bem beyaz bir perdedir, o perdenin üzerinde ufak bir siyah leke olduğu zaman, herkesin gözü erişir o noktaya. Çünkü müslüman tertemizdir, bem beyazdır, günahtan bir nokta vurduğu zaman, bir leke geldiği zaman, herkesin gözü erişir ona, ama kafir sim siyahtır, binlerce siyah noktalar gözükmüyor, münafıktır taat yapmıyor, ibadet yapmıyor, Allah (c.c.) yoluna gitmiyor, günah işliyor, her tarafı kap kara olmuştur. Kimse onun lekesini görmez. Ama müslüman bem beyazdır, en ufak bir leke müslümanda gözüküyor. İşte o leke olmamak lazım, bem beyaz olmak lazım, herkes parmakla göstermesi lazım. Bir yere gittiği zaman, bu mümindir, bu müslümandır bu Resulullah’in (s.a.v.) ümmetidir, hele hele tasavvuf ehlidir diye.göstermesi lazım.
Ahlâken, bedenen, yemesiyle, içmesiyle, konuşmasıyla, hareketleriyle, ticaretiyle, herşeyi ile, dört dörtlük olması lazım. Biz öyle olduğumuz zaman, örnek olmuş oluruz. Bizi görenlerde acaba neden bu bu kadar güzel hale girmiş diye arayış içine giriyor. Bu insan nasıl böyle güzel olmuş, ben de öyle olmak istiyorum diyor. Biz kötüysek ahlâkımız kötüyse, ruhumuz, bedenimiz, yememiz, içmemiz, konuşmalarımız, ticaretimiz, hep islamın dışında olduğu zaman, kardeşim ben zaten öyleyim daha nere gideceğim sabit kalsam yerimde daha güzeldir diyor. O zaman hem kendimize zarar veririz hem islamiyete veririz hemde insanlara zarar vermiş oluruz. Onların hidayete gelmeyişine sebep olmuş oluruz. Bunun için bize çok büyük görevler düşüyor. Çok calışmamız gerekiyor.Allah (c.c.) muvaffak etsin.Allah bizi nefs-ü şeytan’dan halas etsin inşa’Allah.

Sah-i Bilvanis hz Sohbeti

Tabii adap çok önemlidir. Adap o kadar önemli ki tarikata o kadar çok etkisi oluyor ki.Şeyh Alaaddin kaddasallahusırrahulaleyn Şah-ı Haznenin oğlu, çok güzel bir tarifi var.Adabı anahtara benzetmiş.

Kilit, anahtarın bir dişi fazla olsa kilidi açmıyor. Bir dişi eksikse gene açmıyor.İlla anahtarlar kilidin dişlerini birbirini tutacak ki kilit açılsın.

Nakşibendi tarikatının da yine adabı öyle.Bir dişi fazla yaparsanız yine kilidi açamazsınız.Bir dişi az olursa yine kilidi açamazsınız. İlla ve illa muhakkak ki kilitle anahtarın dişleri tutması şarttır ki o anahtar açılsın.

Onun için adap çok önemlidir. Evvela Allah’ın şeriatı. Resulullahın sallallahualeyhivesellem sünneti. Sonra tarika-ı alinin adabı ve edebidir.


Özellikle size söylüyorum. Adabın birincisi.Mürşidimizin, Mürşidi olan Şeyh Seyyid Muhammed Raşid kaddasallahusırrahulaleyn, hazretleri, Gavs kaddasallahusırrahulaleyn hazretleri bulunduğu yer neresidir menzildir.Evvela bir kardeş olarak ben bütün sofilerin gelen Seyda-i Molla Abdulbaki kaddasallahusırrahulaleyn hazretlerinin tüm sofilerine (Şahımız kendi şeyhinin ismini vermiştir.) izinleri var.

Her zaman Menzil’i, Gavsın merkadını, sultanın merkadını ziyaret etmesinde serbesttir.Hiç birisi izin istemeden her zaman her an Gavs’ı, Sultan’ı ziyaret edebilirler.

Yani bu Seyda-i Molla Abdulbaki kaddasallahusırrahulaleyn hazretlerinin tüm sofilerine tamamen serbesttir.


Her hangi bir Mürşid-i Kamili, Bir Allah dostunu, bir ulamayı görürseniz gene Seyda-i Molla Abdulbaki kaddasallahusırrahulaleyn hazretlerinin tüm sofilerine Serbestir, istediğini ziyaret edebilir, istediğinin hatmesine girer, istediğininde teveccühüne girebilir.

Eğer Erkekseniz. Rabıtanızı yapın isterseniz bin tane Mürşid-i Kamil’in huzuruna gidin hiçbir şey olmaz. Yeter ki o cesareti kendinizde görün, yeter ki kendinize güvenin, Muhabbetinizi arttırın. İnsanın muhabbeti olduktan sonra insan kendi şeyhine bağlı olduktan sonra kesinlikle binlerce Mürşid-i Kamilin huzuruna gitse hiçbir şey olmaz. Hiç endişeniz olmasın.

Sultan hazretleri kaddasallahusırrahulaleyn hiçbir sofisine bir ambargo getirmemiştir.Hiçbir sohbetinde dememiştir ki Gavs’ın sofileri bir şeyhi ziyaret etmeyin.Mürşid-i Kamili ziyaret etmeyin dememiştir.Neden Lavra ( çünkü) Sultan kendinden emindi. Lavra Sultanın sofileri yüzbinlerce Mürşid-i Kamil görse zerre kalbi oynamazdı. Lavra kendinden emindi.

Emin olan insan hiçbir mümine ambargo getirmez. Onun için Rabıtanızı yapın. İstediği kişiyi ziyaret edebilirsiniz. İstediğinizin teveccühüne girebilirsiniz, istediğin hatmesinede girebilirsiniz. Hiçbir engel yoktur. Olması da mümkün değildir. Yeter ki rabıtanız sıkı olsun. Yeter ki aşkınız olsun. Yeter ki muhabbetiniz olsun.


Yeter ki teslimatınız olsun. Teslimat olduktan sonra, hiçbir şey olmaz.